Anlaşma
Jodi Picoult
Çeviren: Cihat Taşçıoğlu
Sayfa Sayısı: 528
'Söylenecek bir şey kalmamıştı.
Kollarını ona dolayan kızın hayatının her evresini gözünün önüne
getirebiliyordu; beş yasında daha sarısın, on bir yasında hızla boy atıyor, on
üç yasında elleri erkeksi. Mehtap, çekik gözlerinde yansıyarak yuvarlanıyordu
gökyüzünde. Kız onun teninin kokusunu içine çekti ve "Seni seviyorum,"
dedi. Genç adam onu o kadar usulca öptü ki kız bunu hayal ettiğini sandı;
gözlerine bakmak için biraz geri çekildi. Ve silah patladı.' Harte ve Gold
aileleri on sekiz yıl boyunca yan yana evlerde yasadı. Aile pikniklerinden en
mahrem sırlara kadar her şeyi paylaştılar. Çocukları Chris ve Emily'nin
yakınlaşması da bu nedenle sürpriz olmadı, hatta arzu edildi. Birbirini
neredeyse dogdukları günden beri tanıyan, hiç ayrılmayan liseli iki genç,
ailelerinin gurur tablosunda el ele gülümsüyordu; ikisi de başarılı, ikisi de
popüler, ikisi de pırıl pırıl. Ama bir gece yarısı çalan telefonla her şey
değişti; Emily basından vurulmuştu, Chris olay yerindeki tek kişiydi ve silahta
kendisi için de bir kursun olduğunu söylüyordu... İnsan, aile, dostluk, ask... Siz olsanız ne
yapardınız?
Pusudaki Panter
Amos Oz
Çeviren: Elif Ayla
Sayfa Sayısı: 152
Huzursuz bir şehirde büyümeye
dair renkli ve dokunaklı bir roman. Çağdaş edebiyatın en büyük isimlerinden
biri olarak kabul edilen İsrailli ünlü yazar Amos Oz yeni romanı Pusudaki
Panter’de, İngiliz işgali altındaki Kudüs’ü ve bir İngiliz askeriyle dostluk
kuran on iki yaşındaki bir çocuğun yeraltı savaşçısı olma düşlerini anlatıyor.
Romanın son derece dokunaklı ve
renkli hikâyesi, 1947 yılında, İsrail devletinin kurulmasına birkaç ay kala
Kudüs’te geçiyor. İşgal altındaki kentte, İngiliz kuvvetleriyle kurulan her
türlü ilişkinin ihanet olarak görüldüğü bir ortamda, tüm olumsuzluklara rağmen
gelişen benzersiz bir dostluk, romanın ana eksenini oluşturuyor. İngiliz işgali
altında büyümüş olan on iki yaşındaki Profi’nin tek isteği, İngilizlerin, doğup
büyüdüğü topraklardan çekilmesidir. Bu amaçla arkadaşlarıyla birlikte İngiliz
birliklerini sürekli taciz eder. Böyle bir eylem sırasında Çavuş Dunlop’a
yakalanırlar. Dunlop, tutuklamak yerine Profi’yi evine götürüp ailesine teslim
eder ve ondan kendisine İbranice öğretmesini ister. Dunlop’un yaklaşımı
Profi’yi çok etkiler ve ona İbranice öğretmeyi kabul eder. Bununla birlikte,
işgalci bir İngiliz’le yakınlaşmış olmak vicdanını rahatsız etmektedir. Ancak,
bir tür savunma mekanizmasıyla kendini kandırma yolunu seçer ve Dunlop’tan
askeri bilgiler alabileceğini düşünür. Profi’nin bir İngiliz çavuşla
yakınlaştığını fark eden arkadaşları ise, onu hain olarak görüp kendi
mahkemelerinde yargılarlar. Dunlop’la yakınlaştıkça ona olan sevgisi artan
Profi ile çavuş arasındaki dostluk ise giderek derinleşmektedir.
Gelenek ve Modernlik Arasında
Mustafa Armağan
Sayfa Sayısı: 304
Osmanlı tarihi, yakın tarih, bilim
felsefesi, İslâm ve bilim, gelenek ve şehir çalışmalarından tanıdığınız Mustafa
Armağan, bu defa gelenek ve modernliği sorgulayan yazılarıyla selamlıyor
okurunu. Gelenek ile modernlik uyuşur mu, çatışır mı? Modernlik, geleneği
tasfiye mi eder, yoksa yeniden mi üretir? Gelenek modernleşmenin önünde engel
midir? Türk modernleşmesinin hatası neydi?
Geleneğe dönmek çözüm müdür? Gelenek ve Modernlik Arasında Tanzimat’tan
beri güncel olan bu soruların cevaplarını arıyor. Bilgi sosyolojisinden
İspanyol edebiyatına, vahdet-i vücûddan bilim felsefesine, Molla Sadra’dan
Izutsu ve Popper’in fikirlerine kadar pek çok alan, kişi ve konuyu kucaklamayı
hedefleyen kitap, modernliğin ancak bir gelenek temelinde kurulabileceği
iddiasıyla farklılığını belli ediyor. Mustafa Armağan zengin bir birikim,
renkli bir düşünce ürünü ve emek mahsulü bir eserle yine karşınızda…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder