Rüçhan ÇALIŞKUR
Türk tiyatrosuna 33 yıldır emek veren ve oynadığı bütün rolleri büyük bir ustalıkla sahneye aktaran çok önemli bir sanatçı Rüçhan Çalışkur. Tiyatroya büyük bir aşkla bağlı olan, şuan Benim için Üzülme adlı dizide ve Yağmur Durduğunda adlı oyunundaki başarılı performansıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Seyircinin nefesini, soluğunu duymayı, seyirciyle karşılıklı olmayı çok seven ve tek isteği halkın tiyatroya ve sanata sahip çıkması olan Rüçhan Çalışkur ile tiyatro, sinema, dizi ve oyunculuk üzerine konuştuk.
Bircan GÜZEL: Tiyatroda önemli bir isimsiniz. Tiyatroyla ilginiz nasıl başladı? Bize bu süreçten bahseder misiniz?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Çocukluğumda masallar yazar ve onları arkadaşlarıma oynayarak anlatırdım. Zaten okulda da tiyatro grubu kurmuştum. Kardeşim Cüneyt Çalışkur benden önce Ankara Devlet Konservatuarı’na girmişti. Ben de niye olmasın dedim. Herhalde ondan cesaret almış olmalıyım ki nihayetinde sınavı kazandım. Böylece konservatuar dönemim başladı, kardeşimle beraber yetiştik.
Bircan GÜZEL: 1979 yılında Devlet Tiyatroları kadrosuna girdiniz ve 2003 yılında kadar kamera karşısına geçmediniz. O zamana kadar kamera karşısına geçmemenizin özel bir sebebi var mıydı?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Şartlar… O zamanlar bu kadar dizi yoktu. Çok fazla bir ilgim de yoktu. Ben devamlı tiyatro ile haşır neşirdim. Hayatım tiyatroda geçti diyebilirim. Aslında bunlar hep birer şans meselesi. Zaman içerisinde yapılan seçimlerle ve şansınla ilgili bir durum. Çok sık dublaj yapıyordum. Tiyatro zaten bütün zamanımı alıyordu. Çocuk, evlilik derken fırsat kalmadı o tür şeylere. Daha sonra niye olmasın dedim ve ilk sinema filmim 2005 yılında Yeşim Ustaoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Bulutları Beklerken oldu.
Bircan GÜZEL: Size göre oyunculuk nedir? Oyunculuk adına kendinize örnek aldığınız yurt içinde ve yurt dışında oyuncu var mı?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Benim oyunculuk anlayışım; oynarken o kişi olmak, o kişiyi oynamamaktır. O kişi olduğunuz sürece inandırıcı olursunuz. O kişiyi oynarsanız inandırıcı olmazsınız. Ben daima oyunculuğumda o kişi olamaya çalıştım. Oynadığım her karakterde ki çok çeşitli karakterleri oynadım. Hepsinde de o kişi olmaya çalıştım. Bütün genç arkadaşlara da bunu tavsiye edebilirim. Oyunculuk adına kendime örnek aldığım oyuncular var tabi. Mesela; Al Pacino hayran olduğum insanlardan biri, Meryl Streep devamlı takip ettiğim bir oyuncu, Işık Yenersu benim için bir ide oldur. Okuldayken onun oyunlarını defalarca izlerdim. Muhteşem bir insan ve oyuncu benim için. Aslında o kadar çok var ki hepsini şu an sayamıyorum.
Bircan GÜZEL: Usta bir tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı olarak önceliğiniz hangisinden yanadır? Hayatınıza hangisi yön verir?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Böyle bir ayrım yapılmaz ama ben seyircinin nefesini, soluğunu duymayı ve seyirciyle karşılıklı olmayı çok seviyorum. O yüzden tabi ki tiyatro daha ağır basıyor, hayatıma tiyatro yön veriyor.
Bircan GÜZEL: Rüçhan Çalışkur bir oyuna nasıl hazırlanır?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Öncelikle reji ve metin ile barışmam lazım. Yani metin beni çekmeli, büyüsüne almalı. O büyüyü ben hissetmek zorundayım. O büyüyü hissetmediğim sürece projenin içine giremem, daha doğrusu giremiyorum. Zamanında yaptım ve bana zarar verdiğini, gerilettiğini gördüm. Onun için metin seçimi ve reji benim için çok çok önemli. Sonra oyuncu olarak o olmaya hazırlık aşaması var. Metnin alt metnini, alt alt metnini ve üçüncü gözünü araştırıp o kişi olmanın çabasına giriyorum. Bu da sancılı bir dönem, hakikatten çok sancılı bir dönem. Karakterle ilgili araştırmalar yapıyorum. Kendimden, yaşadıklarımdan, gözlemlerimden yola çıkarak o karaktere hazırlanıyorum.
Bircan GÜZEL: Şimdiye kadar pek çok eserde yer aldınız, değerli ödüllere de sahipsiniz. Bunların içinde sizin kalbinizde en çok yer eden hangi projeler oldu?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Tiyatro da Leenane'in Güzellik Kraliçesi, benim çok sevdiğim oyunlardan biriydi. Şimdi Yağmur Durduğunda çok sevdiğim bir oyun oldu. Sinema olarak açıkçası beni şu ana kadar en çok etkileyen Türkan Saylan’ı oynamak oldu. Türkan Hanımın bende çok ayrı bir yeri vardır. Onu oynamak benim için çok büyük bir onur oldu. Ayrıca onu oynadığım için de çok mutluyum. Sinema seçimlerinde genellikle senaryoya bakıyorum. Senaryo beni çok ilgilendiriyor. Yapılan iş, işin kalitesi nedir? Bu önemli. Şuana kadar hep seçilmiş, ufakta olsa bir mesajı olan projeleri seçtim. Bu durum diziler içinde geçerli. Çünkü; artık halkımız eskisi gibi değil, daha seçici. Onun için güzel, doğru projelerde yer almak en azından etik olarak benim görevim diye düşünüyorum.
Bircan GÜZEL: Hangi içerikli bir proje gelirse asla hayır demezsiniz?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Ben yaşanmış, gerçek hikayeleri çok seviyorum. Dönem işlerini çok seviyorum. Galiba o beni çok tatmin ediyor. Çünkü; değerli bir takım insanların hayatlarını oynamak riskli olduğu kadar çok da zevkli. Bu tarz projelere hayır demem. Gerçekten sevdiğim ve saygı duyduğum sanatına hayran olduğum bir insanı oynamak benim için çok büyük bir onur olur. Örneğin; Kraliçe Elizabeth, Maria Callas gibi…
Bircan GÜZEL: Zıt kişilikleri, iyileri, kötüleri bir arada yaşama olanağı buluyorsunuz oyunculukla. Oyunculuk sizce bir rehabilitasyon mu?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Altından kalkamayacağım her acının karşısında oynadım. Ben inanıyorum ki oyunculuk gerçek bir rehabilitasyon. Sahnede ya da çıkarttığımız rolde yaşadıklarınızın aslında bir nevi boşalımını görürüz. Zaman zaman en ağlayamadığınız kaskatı kesildiğimiz bir noktada oyunculuk size o imkanı sağlar. Oyuncuya içsel yolculuk sağlıyor ki içsel yolculuk çok önemli. O yolculukta çok yıpratıcı oluyor. Zaten yaşam çok yıpratıcı olduğu için galiba bir şeklide kendinizi oyunculukla rehabilite ediyorsunuz.
Bircan GÜZEL: Size ‘Benim İçin Üzülme’ dizisinde oynamalıyım dedirten nedir? Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmenliğini nasıl buluyorsunuz?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Proje bana geldiğinde çok beğendim. Anne tarafım Artvinli olduğu için Karadeniz benim aşık olduğum ve yabancısı olmadığım bir bölge. Projeye güvendim, metni okuyunca hoşuma gitti ve çok beğendim. Özellikle Mahsun Beyin, Murat Beyin, Onur Beyin, Serkan Birinci’nin projeye nasıl baktığını gördüm ve ben bu projede oynamalıyım dedim. Mahsun Kırmızıgül bana göre çok başarılı. Çok fazla öngörüsü olan ve çok fazla disiplinli ki benim en sevdiğim özelliklerden biridir. Kendini işine adayan ve disiplinli biri bu bağlamda onula örtüştüğüm çok nokta var. İnanılmaz güzel yerler ve öyküler gösterdi bize. Beraber çalışmaktan son derece mutluyum. Ufku çok geniş. Şu da bir gerçek ki bu topraklarda yaşayan birçok insanın hiçbir şeyin farkında olmadan yaşadığını görüyoruz. Demek ki o görmüş ve gördüklerini gösteriyor. Bu ayrı bir yetenek ve bakış açısıdır. Ben iki filmini seyretmiştim. Çok güzel şeyler görüyorum Mahsun Kırmızıgül de demiştim ve çalışmak kısmet oldu. Serkan Birinci de çok değerli bir yönetmen. Seyirciden de olumlu tepki alınca insan çok mutlu oluyor. Demek ki “Biz güzel bir şeyler ortaya çıkardık” deyip mutlu oluyorsunuz. Dizi çekimlerinin bir kısmı Kars Kağızman Çengili köyünde gerçekleşti. Zorluk çektik ama Mahsun’un gücü bize de bulaştı. Oradaki yaşam şartlarını gördüğümde çok ağladığım ve üzüldüğüm anlar oldu. Görmek ve bu kadar da gözü kapalı yaşamamak gerekiyor.
Bircan GÜZEL Yağmur Durduğunda adlı oyunda rol almanızı sağlayan sebep nedir?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Yağmur Durduğunda’nın metni elime geçtiği andan itibaren bu projede yer almalıyım dedim. Yönetmen Hakan Çimenser ile ilk kez beraber çalışıyoruz ama metne benim baktığım açıdan yaklaştığı için ortak bir noktada buluşmuş olduk. İnsanlar kolay şeyleri seyrede seyrede galiba düşünmeyi unuttular. Ben bu oyunla insanların düşünmelerini sağlayacağımızı umut ediyorum. Biraz tembellik etmesinler, düşünsünler istiyorum. Tiyatrolarımızı yok edilmeye ve kapatılmaya çalışılıyor. Alışveriş merkezlerine mecbur bırakıldığımız bir dönemdeyiz ki buna da şükür demeye başladık artık. Bu dönemde halkımıza iyi bir şeyler sunmak bizim görevimiz. Her ne olursa olsun, her ne şarta olursa olsun gerekirse sokaklarda varlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Bircan GÜZEL: Bugüne kadar sahne önündeydiniz. Sahne arkasında da olmak gibi bir düşünceniz var mı?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Böyle bir projem var. Rahmetli kardeşim Cüneyt Çalışkur’un yazdığı oyunlardan sekiz tanesi şu an Devlet Tiyatrosunda. O oyunlardan birinin yönetmenliğini yapmak istiyorum. Böylece sahne arkasında da yer almak istiyorum.
Bircan GÜZEL: Yaklaşık 33 yıldır sahnedesiniz. Sahnede kalabilmenin sırrı nedir?
Rüçhan ÇALIŞKUR: Sevgi… Hani şu unuttuğumuz sevgi var ya işte o sevgi. Bunun bir izah tarzı ya da anlatım biçimi yok. Sevgi; karşılıksız vermek, sonuna kadar vermektir diye düşünüyorum. Ben de tiyatroya sevgimi sonuna kadar verdiğime inanıyorum. Etrafa baktığınızda birçok şey boş geliyor. Beni, sevgimi ve aşkımı ayakta tutan tiyatro var. Şuanda yapılanlar benim için gerçekten büyük bir acı. Aşkımı sevgimi elimden almaya çalışmaları çok acı. Sanatın önüne kimse geçemez, tarih boyunca bunun örneklerini gördük. Sadece bizi yıpratıyor bu tür politikalar. Ben de ne olurda olsun sonuna kadar ayakta kalmaktan yanayım. Beni sanat besliyor, güçlü kılıyor, ayakta tutuyor. Bir tek dileğim şu; halkımızdan, ülkemizden tek ricam tiyatroya ve sanata sahip çıkın. Halk sanata sahip çıktığı sürece biz hep ayakta kalacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder